Çarşamba, Mayıs 15, 2024
Gezi GünlüğüSEYAHAT REHBERİ

Barbarlık Müzesi ve Yakın Tarihimizde Bir Katliamın İzleri

KISACA KIBRIS YAKIN TARİHİ VE BARBARLIK MÜZESİ

Kıbrıs yakın tarihi ve Barbarlık Müzesi. Tarihler 1960 yılının sıcak bir 16 Ağustos günü gösterdiğinde Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan gelen ülke temsilcileri, İsviçre’nin Zürih şehrinde yaptıkları görüşme ve temaslar sonucu anlaşarak bir anayasa hazırladılar ve böylece Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak kuruldu. Bu kuruluş sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk başkanlığına III.Makarios seçildi. İlk yıl tarafsız gibi davransa da sonrasında gerçek amacı ortaya çıktı. Kıbrıs Yunanistan’a bağlanmak isteniyordu.

İsmet İnönü 1963 yılının Kasım ayında istifa edince Türkiye’de geçici bir hükümet boşluğu yaşanıyordu. Aynı günlerde Yunanistan’da yapılan seçimlerden Andreas Papandreu galip çıkmıştı. Papandreu da göreve gelir gelmez,  tıpkı Makarios gibi, Zürih’te imzalanan anlaşmayla oluşturulan Kıbrıs anayasasının bazı maddelerinde değişikliğe gidilerek Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması gerektiğini yüksek sesle dile getiriyordu. Türk tarafı ise, anayasa üzerinde değişiklik yapılmasına karşı çıkıyordu.

EOKA Militanları Adaya Çıkıyor

Bütün bunların sonrasında Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Makarios, adaya yirmi bin EOKA militanının gelmesine izin verdi. Böylece, Akritas planını devreye soktu. Plana göre Türk köyleri imha edilerek Lefkoşe ele geçirilecekti. 4 Aralık 1963 tarihinde EOKA teröristleri, daha önce öldürülen örgüt militanı Markos Drakos’un heykelini bombalayarak bu olayı Türklerin üzerine attılar. Ve bu olayı dünya kamuoyuna “Türkler bize saldırdı” diye duyurarak, Türklere saldırmak için uygun bir ortam meydana getirdiler.  Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi caddede yürüyen Türk kadınların üzeri aranmak isteniyor ve bu birazda zor kullanılarak yapılıyordu. Halk buna direnmeye başlayınca sinirlenen Rumlar müdahale etmeye çalışanların üzerine kurşun yağdırdı. Zeki Halil ve Cemaliye Emirali adlı Türkler hayatını kaybetti.

Ve olayların fitili bu ölümlerle ateşlenmiş oldu. Türk gençleri Rumların bu eylemini bir yürüyüşle kınamak istese de bunu fırsat bilen EOKA’cı Rumlar, Lefkoşa Türk Lisesi’ni yaylım ateşine tutuyorlar, Atatürk heykeli ile Rauf Denktaş’ın bürosuna saldırıyorlardı. Ok yaydan çıkmış EOKA milislerine Rum güçleri de destek vermeye başlamıştı.

Müze İçinde bir Tablo

KANLI NOEL KATLİAMI

Noel, Rumlar tarafından Türkleri acımasızca öldürerek kutlanıyordu. EOKA’cı Rumlar, 21 ve 22 Aralık günleri Ayvasıl köyünde cinayetlerine devam ederek daha sonraki yapılan kazılarda cesetleri bulunan 21 Türk’ü daha katlettiler.  300-400 civarı Türk, sayıları kendinden daha dazla olan EOKA’cı Rumlara karşı ellerindeki eski silahlarla canlarını kurtarma savaşı veriyorlardı. Bu katliamların en dehşet verici olanı ise, 24 Aralık 1963 gecesi Kumsal Mahallesi Şehit Mürevvet İlhan sokağındaki evde yaşandı. 

Tavan ve Duvarlardaki Kurşun İzleri

Bu ev Kıbrıs Türk KuvvetIeri AIay doktoru EIazığIı Binbaşı Nihat İlhan’ın eviydi. EIi siIahIı gözü dönmüş RumIar gecenin bir vaktinde evin kapısına dayandıIar. Binbaşı Nihat İlhan, evde yoktu. 18 AraIık günü evinden çıkarak AIay’a gitmiş ve günlerdir evine dönememişti. GönyeIi ve KüçükkaymakIı’daki yaraIı TürkIerin yaraIarını sarıyor, onIara şifa dağıtıyordu. Nihat İIhan 6 ay önce Amerika’dan Türkiye’ye dönmüş, Haydarpaşa Askeri Hastanesinde göreve başIamış, çok geçmeden de tayini Kıbrıs’a çıkmıştı. GeIdikten 2,5 ay sonra da çocukIarını yanına aIdırmış, güvende oIsunIar diye KıbrısIı Türk AiIeIerin yanındaki bu evi tutmuştu.

Rumlar Saldırı İçin Lefkoşa Kumsal Bölgesinde

Pazartesi gecesi, yani bir gün evvelki 23 Aralık gecesi,  ev sahibi Hasan Yusuf Gudum, karısı Feride Hasan Gudum, Meriç’li Ayşe Cankan, kucağında iki yaşındaki kızı Işıl Cankan ve Ayşe hanımın kız kardeşi Növber İbrahimoğlu daha güvenli olduğu düşüncesi ile Kıbrıs Türk Alayında görevli Tabip Binbaşı Nihat İlhan ile eşi Mürüvet hanımın evine sığınmışlardı.

Tarihler 24 Aralık 1963’ü gösteriyor. Günlerden salı. Yer Lefkoşa’nın Kumsal bölgesi, Mehmet Akif caddesi ve Mürüvet İlhan Sokak o günkü ismi İrfan Bey sokak. Hava kararmış saat akşam üstü 18.00 civarı.  Hava sıcaklığı yaklaşık 80 derece.  EOKA milisleri ile Yunan Subaylarının komutasındaki küçük bir Rum birlik makinalı, yarı makinalı tüfeklerle, tabancaları ile evin 120 metre kuzeyindeki Severis un fabrikasına mevzilenmiştir. Hasan Yusuf Gudum dışarıda  gözcülük yaparken, Mürüvet hanım da çocuklarını bir şeyler yedirmiş, onları yatırmaya hazırlanıyordu. Evdeki komşu bayanlar ise hep birlikte yiyecek bir şeyler hazırlayıp masaya oturmuşlardı.

Kanlıdere’de Silah Sesleri

Evin batı tarafından geçen Kanlıdere’nin diğer kıyısından silah sesleri duyulmaya başladığı anda Hasan Bey büyük bir telaşla içeri girmiş ve “Rumlar bizi basıyor” diyerek heyecanlı bir şekilde bağırarak evdekileri uyarmıştı. Çok geçmeden Kanlı Dere tarafından eve kurşun yağmaya başladı. Yağmur gibi gelen kurşunlar karşısında, mutfağın önündeki yemek odasının tehlikeli olduğunu ve eve pencerelerden giren kurşunlardan kendilerini koruyamayacağını hisseden masum ve savunmasız dokuz insan, elektrikleri kapatarak evin güvenli olduğunu düşündükleri yerlere saklanmak çabası içine girerler.

Dr. İlhan’ın eşi Mürüvet Hanım, 6 aylık oğlu Hakanı, 6 yaşındaki oğlu Murat ile 4 yaşındaki Kutsi’yi de ellerinden sıkı sıkı tutarak evin sol arka köşesinde yer alan banyoya doğru koşar. Arkasından Növber hanım ve kucağında kızı Işıl’ı sıkı sıkı tutan Ayşe hanım ve Hasan dede, hep birlikte banyoya girerler ve saklanmaya çalışırlar. Kalın taş duvarları ve küçük de bir penceresi olan banyo gerçekten de iyi bir korugan gibidir. Üzerinde gri bir palto olan Mürüvet hanım, çizgili pijamalarını giymiş olan çocuklarını kucaklar ve hep birlikte banyo küvetinin içine uzanarak pencerelerden giren mermilerden kendilerini korumaya çalışır. Ayşe hanım, kucağında kızı Işıl ile sağ köşeye, lavabonun sağ tarafına çömelir. Növber hanım ise kapıyı eli ile sıkı sıkıya kapatabilmek için kapının hemen yanına sağ tarafa oturur. Ev sahibi Hasan Efendi eşi Feride Nine’yi tuvalete kapının arkasına saklar ve banyoya gelerek lavabonun sol tarafına büzüşür. 

Instagram’ada BEKLERİZ…

Rumlar Severis Un fabrikası üzerindeki makineli tüfeğin koruması altında evlere önce uzaktan ateş ederler. Özellikle de köşedeki beyaz tek katlı evin kuzeye bakan, kapının hemen yanındaki odasının pencerelerini ateş yağmuruna tutarlar, olmaya ki eve yaklaşırken o odada olan birisi kendilerine ateş edip vurabilir düşüncesi ile. Beyaz evden kendilerine karşı ateş açılmayınca daha da cesaretlenen Rum caniler, giriş kapısının önüne gelip kilidine ateş ederler ve sonra da tekmelerle kapıyı kırarak içeri girerler.

Ellerinde otomatik tüfek tutan iki cani, “Taksim istersiniz ha!” diye bağırarak her tarafa gelişi güzel ateş eder ve soldaki odaya çabucak göz attıktan sonra ileri seğirterek, önlerindeki kapıdan hole geçip soldaki yatak odasına yönelirler ve tekrar ateş etmeye başlarlar. İçlerindeki hınç önlerine çıkan her tür canlıyı öldürmelerini emrediyordu.

Bu odada işleri bitince hızla önlerindeki ara kapıdan geçip, mutfağın önündeki hole gelirler ve soldaki ikinci yatak odasına da ateş ederler. Yataklara, yatak altlarına ve dolaplara. Arkadaki grup da önce sağdaki misafir odasına dalar, sonra da ateş ederek mutfağa geçer. Ufacık banyo odasının içine sığınan masum ve savunmasız Türkler ise birbirlerine sarılmış Rumların kendilerini bulmaması için dualar ediyorlardı. Küvetin içinde Mürüvet hanım, üç çocuğuna sıkı sıkı sarılmış, bedenini siper etmişti. Ayşe hanım kızı Işıl’ı kolları ile sarmalamış, sırtını köşeye dayamış, lavabo ile köşe arasına sokulmuştu, Növber hanım, kapının açılmasına mani olabilmek için kapının dibine çökmüştü. Hasan dede de, o küçücük banyonun içinde, lavabonun sağ tarafı ile küvetin arasına büzüşmüştü. Nefes bile almıyorlardı. Sadece Allah’a dua ediyorlardı.

Youtube’da BEKLERİZ…

Kapıyı eli ile sıkı sıkı kapalı tutmaya çalışan Növber hanım, elinden kötü bir yara alır ve yana kaykılarak kapının önüne yığılır. Kapının tam karşısında yer alan banyo küvetinin içindeki Mürüvet hanım ve üç çocuğu ise küvetin içine yığılırlar. Kapıyı kırarcasına açmaya çalışan Rumlar, Növber hanımın kapının önüne yığılması nedeni ile kapıyı birazcık aralayabilirler ve o aralıktan sağa ve öne doğru tekrar ateş ederler. Vefakar anne ve çocukları o anda şehit olurlar. Etraf bir anda kan gölüne döndüğü için Rum caniler hepsini öldürdüklerini sanarak hemen yan taraftaki tuvalete yönelirler. Kapıyı açamazlar ama kontrplak kapıdan içeriye onlarca mermi sıkarlar. 

Kapının arkasına saklanmış olan Feride nine başına isabet eden kurşunlar nedeni ile anında şehit olur ve yere yıkılır. İçeridekilerin öldüğüne inanan iki cani geri çekilir ve diğer üç cani de banyo kapısının önüne gelip sıra ile aralıktan içeriye ateş ederler. Acımasızca silahsız, korumasız ve masum insanlara ateş eden Rumların silahından çıkan kurşunlardan birisi, önce kızı Işıl’ın dizini parçalar sonra da Ayşe hanımın bir bacağından girip diğer bacağından çıkar.  Ayşe hanımın ayağında büyük bir yara açılır. Feride nine ile banyoya çocukları ile saklanan Mürüvet hanım ve çocukları şehit olurken, Hasan Yusuf Gudum ile birlikte Ayşe hanım, kucağındaki kızı Işıl ve Növber hanım ağır yaralanırlar.  

Kıbrıs Kanlı Noel Katliamı

İngiliz Gazetesinin Yorumları

İngiliz gazetesi Daily Express gazetesinin iki muhabiri Rene ve Daniel Lefkoşa’nın Kumsal mahallesi İrfan bey sokağı 2 numaralı evine girdiklerinde, gördükleri korkunç manzaraları gazetelerine şu şekilde yansıtmışlardı:

“Kumsal mahallesi İrfan bey sokağı 2 numaralı eve girdiğimizde tüyler ürpertici bir manzara ile karşılaştık. Annenin saçları bir de çocuklarına sarılmış sağ kolu, kanlanmış parmakları… Bağrına, kalbine bastırıyor hala çocuklarını. Banyonun bir diğer köşesinde başka bir kadın vardı. Gözleri iri, kımıldayan tek tarafı o kalmış. Beline ayaklarına kurşun yemiş. Yanında iki yaşında bir çocuk var.  Onunda ayaklarına kurşun sıkmışlar. Fakat ağzında emzik, gülümsüyor. Tavanda… Et kan pıhtıları sarkıyor. Yazamıyorum. Görmüyorum ki daktilonun tuşlarını, harflerin yerlerini… ”

Dünya basınına büyük zorluklar ile sızdırılan küvetteki cesetlerin görüntüsü, akıllardan silinmeyerek Kıbrıs Türklerine yapılan zulmün simgesi olmuştur.  Bu vahşi olayın yaşandığı ev, bugün Lefkoşa’da Barbarlık Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır. 

Kıbrıs Barbarlık Müzesi

BARBARLIK MÜZESİ

Barbarlık müzesi, Türklere ‘barbar’ diyenlere ‘Barbar kim?’ olduğunu göstermek için kurulmuş bir ibret müzesidir.  24 Aralık 1963 tarihinde odaları ve  duvarları makinalı tüfeklerden çıkan 33 kurşunla delik deşik edilmiş bu yer, ne bir askeri birlik, ne bir karargah nede bir karakoldur. Burası mütevazi bir ailenin yaşam yeri, yani evidir.  Kıbrıs’ta 1963-1964 yılları Rum katliamlarına tanıklık eden bu ev, yakın tarihimizde kanlı bir katliamın izlerini taşımasından dolayı 1 Aralık 1966 tarihinde müzeye dönüştürülerek “Barbarlık Müzesi” olarak ziyaret açılmıştır. Barbarlık Müzesi, 1974 Barış Harekâtından hemen sonra kurulan Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü tarafından 1975 yılında tamir edilip yeniden düzenlenmiştir. 1980 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla kamulaştırılan, Barbarlık Müze binası ile iç sergileme alanı zaman sürecinde yıprandığından, gerek bina gerekse sergileme elden geçirilerek 14.02.2000 tarihinde resmi bir törenle yeniden hizmete açılmıştır.  

Barbarlık Müzesi, Başkent Lefkoşa’nın Kumsal Mahallesi İkinci İrfan Bey Sokak’ta bulunuyor. Müze tek katlı, bahçeli ve tam köşede şirin bir ev aslında. Lefkoşa Belediyesi sonradan bu sokağın adını Nihat İlhan’ın eşi “Mürüvvet İlhan Sokak” olarak değiştirmiş. Dışarıdan normal bir ev gibi görünen Barbarlık müzesinin içindeki duvarlarda siyah karelerle çevrelenmiş olan, saymakla bitmeyecek kurşun izleri yer alıyor. Barbarlık müzenin duvarlarındaki siyah-beyaz fotoğraflar Rumların 21 Aralık 1963’teki katliamları sonucunda kadın, erkek, genç, ihtiyar demeden Kıbrıslı soydaşlarımızın şehit edilişlerini, bu soydaşlarımızın evlerinin, köylerinin yakılıp yıkılışını yansıtıyor bugünlere. 

Barbarlık Müzesi Kanlı Bornozlar

Barbarlık Müzesinde Neler Var?

Barbarlık Müzesinde kapıdan içeriye girişte sağda, kırmızı boya ile tavandan aşağıya doğru insanın üzerine akan kan motifi verilen “Aralık 1963” yazısı göze çarpıyor. Yapılan baskında atılan silahlar sonucu oluşan kurşun izleri, tavanda ve  duvarlarda  siyah çerçeve içerisine alınmış. Bir odada 1963-1964 yıllarında yaşanan “Rum Katliamları”yla ilgili yabancı basında yayınlanan haberler sergileniyor. Bir diğer odada şehit edilen Türkler, yok edilen kültürel miraslar, bir başka odada Mürüvvet İlhan ve çocuklarına ait eşyalar, diğer odada şehit olan soydaşlarımızla toplu katliamları yansıtan fotoğraflar, tahrip edilen Türk köylerinin fotoğrafları, bir diğer odada ise evlerinden göç etmek zorunda kalan soydaşlarımızın zor şartlar altındaki yaşam mücadelesini yansıtan fotoğrafları,  bu evde şehit olan  ve yaralanan kişilerin resimleri, 1963-1968 şehitlerinin listesi ve Cumhurbaşkanı Sn. Rauf R. Denktaş’ın  konu ile ilgili yazılı görüşleri sergilenmektedir. Banyoya ulaştığınızda ise vahşetin boyutunu hissedecek, camlarla çevrelenmiş üç kanlı bornoz o günü yaşatacaktır sizlere… 

Barbarlık Müzesi Banyosu

Barbarlık Müzesi’nin bahçesinde ise  aynı yılda yaşanan “Kumsal Katliamı”nda şehit edilen 11 Kıbrıs Türk vatan evladının anısına bir anıt yaptırılmış. “Kumsal Şehitleri Anıtı”da bu evi ziyarete gelenler tarafından ziyaret edilmektedir. Anıt üzerinde şehitlerin fotoğrafları da bulunuyorlar. Bu anıt “Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği”nin katkılarıyla yapılmış. Barbarlık Müzesi’nin bahçesindeki bu anıtta Kumsal Şehitlerinin isimleri; Hakan İlhan, Kursi İlhan, Murat İlhan, Mürüvvet İlhan, Feride Hasan, Erdoğan Rifat, Tuncer Hasan, Mustafa Hasan, Mustafa Mehmet, Muhip Hüseyin ve Aziz Güner olarak yazılıyor. Kıbrıs yakın tarihimizde, Rumlar tarafından işlenen cinayetlerin kanlı izleridir bu müze. 

Kumsal Şehitler Anıtı

BARBARLIK MÜZESİ’NE NASIL GİDİLİR?

Barbarlık Müzesi, Başkent Lefkoşa’nın Kumsal Mahallesi Mürevvet İlhan Sokak’ta bulunuyor. Müzeye gitmek için Girne tarafından girerek, Bakanlıklar ışıklarından Golden Tulip isimli otele doğru sağ tarafa döndüğünüzde Dereboyu Caddesi’nde solda tek katlı, bahçeli ve tam köşede şirin bir ev göreceksiniz. Bu ev sonradan müzeye dönüştürülen Barbarlık Müzesi’dir.

 

BARBARLIK MÜZESİ GİRİŞ ÜCRETİ VE ZİYARET SAATLERİ

Barbarlık müzesi ziyaret saatleri yaz ve kış dönemi olarak farklılık göstermektedir. Yaz döneminde, perşembe günleri hariç 08:00-15:30 arasında; perşembe günü 08:00-13:00 ila 14:00-18:00 arasındaki ziyaret saatleri kış döneminde, perşembe günleri hariç 08:00-15:30 arasında; perşembe günü 08:00-13:00 ila 14:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Müzeye giriş ücretsizdir.

Müzeden çıkarken ziyaretçilerin duygularını dökebileceği bir defter bulunmakta. Bu defterde gözyaşı ile ıslanmış sayfaları göreceksiniz…

İnsanlık dışı bir katliama sahne olan ve yakın tarihimizde bir katliamın izlerini yansıtan Barbarlık Müzesini en kısa sürede gezip görmeniz dileğiyle.

Kıbrıs’a giden turların ve turistlerin gezdikleri yerler arasında olan Barbarlık Müzesi, Mavi Köşk ve Kapalı Maraş mutlaka yer almaktadır.

 

Kapalı Maraş yazımız için TIKTIK…

 

Mavi Köşk yazımız için TIKTIK…

Sizlerde Kıbrıs Barbarlık Müzesi hakkındaki gözlem, bilgi ve tecrübelerinizi yazımıza yorum yaparak paylaşımda bulunabilirsiniz. 

Comments

comments

2 thoughts on “Barbarlık Müzesi ve Yakın Tarihimizde Bir Katliamın İzleri

  • Geri bildirim: Kuzey Kıbrıs'ta Görülmesi Gereken 10 Tarihi Yer

  • Muzo

    Tarihin tekerrur etmemesi icin tarihi iyi bilmek gerekir.Nice canlar pahasina elde edilen haklarin degerini bilmek, katledilen yurttaslarimizi unutmamak , sehit ve gazilererimize vefa gostermek gerekir.Yeni acilarin yasanmamasi, barisin daim olmasi icin…..

    Yanıtla

Bize Yazın

Gezikent sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et